Category | English | Turkish | |
---|---|---|---|
noun | belly lough | gürültülü kahkaha | |
noun | belly lough | katıla katıla gülme |
His belly reminds me of postcards from Japan - flat and pretty. | Onun göbeği bana Japonya'dan gelen düz ve güzel kartpostalları hatırlatıyor. | ||
Mary is very good at belly dancing. | Mary göbek dansında çok iyidir. | ||
The eye is bigger than the belly. | Bir insanın karnı doyar ama gözü doymaz. | ||
A man with a full belly thinks no one is hungry. | Midesi dolu olan bir insan kimsenin aç olduğunu düşünmez. | ||
I hit the man on the belly. | Adama karnından vurdum. |